Pazar 27 Mart Perşembe günü Şehzadebaşı’ndaki İstanbul Belediyesi binasında mânalı bir toplantı yapıldı, kütüphanelere gidip çok kitap okuyan 40 öğrenciye hediyeler verildi. Böyle bir törenin hem sevindirici, hem üzücü tarafları var. Demek ki, kitap okumak o kadar gerilemiş ve nâdirleşmiş ki, kütüphanelere gidip okuyan çocuklara ödül verilmesi gereği duyuluyor… İleri ve medenî Batı ülkelerini düşünüyorum. Oralarda ucuz cep kitapları peynir ekmek gibi satılır ve nakil vasıtalarında insanların çoğu kitap…
Şu ayda yayınlananlar: “Gün: 5 Şubat 2019”
Cumartesi SORU: Ülkemizdeki Mason locaları bir araya gelip “Türkiye Birleşik Mason Partisi” adıyla siyasî bir parti kursalar ve seçimlere katılsalar acaba ne kadar oy alırlar? CEVAP: Şu yetmiş milyonluk Türkiye’de tahminen yirmi bin kadar oy alabilirler sanırım. Bu da nisbet olarak binde birden azdır. Mason Partisi’ne “biraderlerden” ve ailelerin bazı fertlerinden başka kimse oy vermez. SORU: Demokratik hesaplara ve oranlara göre halk ve millet katında itibarı ve değeri olmayan,…
Salı Pek içaçıcı değil ama sezgilere dayanan korkularımı açıkça yazmak istiyorum. Türkiye Müslümanları kara, zorlu, zahmetli, sıkıntılı günlere doğru yürüyor. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş…Düne, bugüne bakarsak yarın hakkında tahminlerde bulunabiliriz. Otuz beş senedir “Herşey iyi olacak… Pembe günler gelecek… Zafer yakındır… Sıkıntılar geçecek… Düze çıkacağız…” edebiyatını işittik. Lâkin beklenen kurtuluş, selâmet, felâh, saâdet bir türlü gelmedi. Gerçi arada bazı açıkgözler köşeyi döndü, küçük bir zümre epey voli vurdu,…
Pazar SORU: Yeni hükümet Türkiye’yi kurtarabilir mi? CEVAP: Dünya, insanlık, ülkemiz o kadar bozulmuş ki, bu ortam içinde kurtuluştan bahsetmek saflık ve ahmaklık olur. Şu anda en gerçekçi ve akıllı istek ve temenni “Çok kötüden az kötüye geçmek” olmalıdır. SORU: İnsanlık ve halkımız niçin bozulmuştur? CEVAP: Bu soruya etraflıca cevap vermek için en az beş yüz sayfalık felsefî, dinî, hikemî (bilgelikle ilgili) bir kitap yazmak gerekir. İnsanlık, bu arada…
Pazartesi İddialarımız şunlardır: Yakın tarihimizde on bine yakın millî-islâmî mimarlık ve kültür eserimiz tahribata ve suikaste uğramıştır. Binlerce tarihî cami ve mescid kapatılmış, satılmış, kiraya verilmiş, depo veya ahır yapılmış, vakıf gayesinin dışındaki işler için kullanılmış hattâ bazısı büsbütün ortadan kaldırılmıştır. Camilerin yanında tarihî medreseler, tekke ve zaviyeler, taşmektepler, imarethâneler ve diğer nice vakıf-hayır binaları da tahrip ve yok edilmiştir. Bu yok edilen vakıf binalarının kayıtları tapu defterlerinde, tarih…
Çarşamba Üniversitelerde İnkılap Tarihi dersleri okutuluyor da niçin Strateji ve Tarih Felsefesi dersleri okutulmuyor? Bunların önemi ve lüzumu yok, yahut okutulmak ve öğretilmek istenmiyor mu? Strateji ve tarih felsefesi bilmeden ne geçmişi, ne bugünkü durumu, ne de geleceği anlamak mümkündür. Gazeteler, televizyonlar olup bitenleri anlatıyormuş…Bu iddiaya gülerim. Bir iki resim, bir kaç lâf ile, son derece girift (karmaşık) hadiseleri anlatmak ne mümkün. Amerika ve İngiltere, kitle imha silâhları ve…
Perşembe Amerika Saddam rejimini devirse, Bağdad’ı ele geçirse, Irak’ta sözde demokrat, aslında ABDsömürgesi kukla bir idare kursa bu savaşı kazanmış mı olacaktır? Hayır! ABDve İngiltere bu savaşı, başlamadan önce kaybetmişlerdir. Çünkü: Bu savaş hukuka, ahlâka, insafa, bilgeliğe, insaniyete karşıdır. Hiçbir geçerli ve meşru gerekçesi yoktur. Bu savaşın en büyük zararını kimler çekecektir? Başlangıçta Iraklılar çekecek gibi görünse de, işin uzamasıyla Amerikalılar ve İngilizler çekecektir. Afganistan savaşı Sovyetler Birliği’nin batmasına…
Cuma Adalet ve hürriyet, temel insan haklarının iki ana direğidir. Kişi layık olsa da olmasa da adalete mâruz kalır, ondan yararlanır. Hürriyet öyle değildir; ondan yararlanmak için ona ehil ve layık olmak, onu değerlendirmesini bilmek gerekir. Zamanımızda en çok okunan şarkı hürriyet şarkısıdır. Şarkısı vardır ve okunmaktadır ama bizzat kendisi var mıdır? Esirlere o kadar çok ve devamlı hürriyet şarkıları okutabilirler ki, zavallılar sonunda gerçekten hür olduklarını sanmaya başlar.…
Cumartesi Irak’ta Amerika’nın ve İngiltere’nin ele geçirdiği yerlerde halk aç ve susuz kalmış. Propaganda maksadıyla Kuveyt Kızılayı biraz yiyecek ve içecek dağıtmış, ahali bunları alabilmek için birbirini ezmiş, itişmiş, kakışmış, feryad edenin, ağlayanın haddi hesabı yokmuş, gösteriş için dağıtılan yiyecekler kısa zamanda bitmiş… Savaş böyledir işte. Sadece ölüm, ateş, yıkımla bitmez; açlık, susuzluk, sefalet de getirir. Zalim saldırganlar, Irak’ın eline düşen esirlerin televizyonda gösterilmesini Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı bulmuşlar; hattâ…
1970’TE Almanya’da yaşıyordum. Sahibi bulunduğum BUGÜN gazetesi çıkmaya devam ediyordu; yazılarımı gurbetten gönderiyordum. Düşmanlar ikiye ayrılır: Mert olanlar, nâmert olanlar. Maalesef mertlerin sayısı çok azdır. Hizmetimi ve şahsımı çürütmek için birileri kocaman bir yalan uydurmuşlar, “Mehmed Şevket Eygi Suudi Arabistan’dan 350 bin dolar aldı, işte banka makbuzunun numarası da şudur” diye bir balon uçurmuşlardı. Müslümanlara “Yeşil komünist” dediği için kendisine çattığımız bir milletvekili gazeteci Büyük Millet Meclisi kürsüsüne…
Perşembe (1) Şifahî kültürlü kişi, isterse ülkenin en parlak üniversitesinden diplomalı olsun, soyut (mücerret) kavramları anlamaz. Birtakım kavramları bilir görünür, onları cümleleri arasında kullanır, fakat bilmez. Meselâ siyaset, devlet, hukuk, insan hakları terim ve kavramlarını sık sık kullanır. Ona, “şuraya otur, şu kağıdın üzerine bunların beş on satırlık anlamlarını, târiflerini, açıklamalarını yaz” deseniz, çuvallar, saçma sapan, geri zekâlıca, kırık dökük bir iki laf yazar, rezil olur. (2) Şifahî kültürlü adam…
Cuma Eyvah… Amerikalılar geliyor ve yerleştikten sonra gidecekleri de yok. İlk Körfez Savaşı’nda onların Çekiç Güç’ü gelmiş ve gitmemişti. Türkiye’nin üniformalı büyük bir bürokratı PKK’ya silah yardımı yaptıklarını iddia etmişti. Şimdi Amerikan elçisi “En az yirmibeş yıl burada kalacağız” diyormuş. Amerikalılar bizi elli yıl boyunca demokrasi, adalet, insan hakları, âdil yargılanma hakkı, güvenlik sloganlarıyla uyuttular. Küba’da Guantanamo Üssü’nde zavallı Müslüman esirlere yaptıklarını duyuyoruz. Esirlerin de hakları vardır, onların ise…
Cumartesi Yetmiş milyonluk Türkiye’de; memleketin siyasî, sosyal, kültürel, iktisadî tablosunu ciddî ve vasıflı bir kitap şeklinde ortaya koyacak yedi adam çıkmaz. Gidin büyük kitabevlerine ve tezgâhtarlara sorun: ‘Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumu anlatan ilmî ve kaliteli bir kitap arıyorum…’ deyin; sorunuza şaşıracaklar ve ‘Böyle bir kitap yoktur’ diyeceklerdir. Öylesine medeniyetsiz, kültürsüz, tefekkürsüz şifahî bir toplum haline getirilmişiz ki, içimizden manzarayı tablolaştıracak büyük düşünürler, büyük kalemler, büyük beyinler çıkartamıyoruz. Bu konuda…
Pazar Milletçe ezilmiş, sindirilmiş, sersemletilmiş, şaşkın hale getirilmiş afyonlanmış, pısırıklaştırılmış, robotlaştırılmış, zombileştirilmiş vaziyetteyiz. Yeteri kadar hürriyet, imkân, serbestlik olmasına rağmen bunları kullanıp da iyi şeyleri destekleyemiyoruz, kötülükleri köstekleyemiyoruz. Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiştir. Nüfusu bizimkinin beşte biri olan ülkelerde yüzbinler, bazen milyonlar sokaklara dökülüyor, miting veya yürüyüş yapıyor, hak arıyor, haksızlıkları protesto ediyor; biz bunları yapamıyoruz. Miting yapmak, yürümek yasak mıdır? Kesinlikle değildir. Anayasamız, hukukumuz, kanunlarımız izin veriyor; usullüne göre…
Pazartesi Son büyük zelzeleden sonra uzmanlar, belediyeciler halkı uyardılar, “Oturduğunuz meskenleri kontrol ettiriniz, ileride olabilecek büyük bir depreme dayanıksız iseler onları güçlendirmek için harekete geçiniz, tedbir alınız…” dediler. Halkın, bina sahiplerinin kaçta kaçı bu uyarılara kulak verdi ve binalarını sağlamlaştırdı? Eminim, tedbir alanların nisbeti binde bir bile değildir. Türk toplumu tedbirsiz bir toplumdur. İstanbul’da son depremde Avcılar bölgesinde birçok bina çatlamış, içinde oturulamayacak hale gelmiş, yıkılması gerekli olmuştu. Bazı…