Pazartesi İnsaf edelim, bugün Türkiye’de hiçbir ilâhiyatçının mutlak olarak veya mezhep içinde ictihad yapacak ilmi yoktur. Hal böyle iken birtakım reformcu, yenilikçi, Fazlurrahmancı, şucu, bucu ilâhiyatçıların Kur’ân âyetlerinden, Peygamber (salât ve selâm olsun) hadîslerinden kendi kafalarına, re’ylerine, heveslerine göre hükümler çıkardıkları görülmektedir. Böyle bir hal Müslümanlar için büyük bir musibettir. Türkiye’de yakın tarihimizde islâmî bakımdan büyük bir yıkım, tahribat olmuştur. Bu zaman ictihad, dini kendi kafasına göre yorumlamak zamanı…
Şu ayda yayınlananlar: “Gün: 6 Şubat 2019”
Perşembe 1991’den beri bu sayfada günlük yazılarım yayınlanıyor. Şimdiye kadar çok sayıda teklif yaptım, çare ve çözüm sundum. Bunların hiçbirisi için herhangi bir tepki almadım. Bir şahıs, bir vakıf, bir grup telefon açıp, yahut mektup yazıp da “Bu konuda görüşelim…” demedi. Cam sanatından, el yapımı kağıt imaline; görgü ve edeb kursundan, siyasî kültür edinme kursuna kadar yüzlerce konuda bir şeyler yapılmasını, harekete geçilmesini istedim. Bilgi Bankası, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü,…
Pazar Resmî dili, Türkçenin bir lehçesi olan kardeş bir ülkeye girerken hudut kapısında gümrükçüler soruyormuş: “Yanınızda dinî-İslâmî kitap var mı?” varsa bunlara el koyuyorlarmış. O kardeş Müslüman ülkeye din kitabı, İslâm kitabı sokulması yasaklanmış… Ne kadar acı, ne kadar düşündürücü, ne kadar kahredici bir durum değil mi? Peki bu hale nasıl geldik? Kabahatin tamamı, din kitaplarını istemeyen idarecilerde midir? Maalesef değildir. Sovyetler Birliği yıkıldıktan ve Müslüman ülkeler bağımsızlıklarına kavuştuktan…
Salı Medenî, kalkınmış, şehir kültürlü ülkelerde ibadet yerleri çok temiz ve bakımlıdır. İç ve dış mekanlarına dikkatle, hasasiyetle bakılır. Bizde ise camilerde, aşağıda sıralayacağım birtakım vahim ve üzücü çirkinlikler, uygunsuzluklar, kültürsüzlükler sergilenmektedir. Elli küsur yıldan beri camiyle, cemaatle ülfet ve ünsiyeti olan bir vatandaş sıfatıyla gördüklerimi madde madde sayıyorum: 1. Caminin giriş kapısının yanında, nizamiye nöbetçisi gibi duran saplı bir süpürge, çöp veya temizlik kabı. Medeniyetten, görgüden, azıcık da…
Cuma Biz Müslümanlar bu ülkede ezici çoğunluğu teşkil ediyoruz. Bu vatan, bize atalarımızdan kalmıştır, memleketin hakikî ve meşru sahipleri biziz. Bu memleket, bu halk, bu devlet bizim devletimizdir. Bütün bunlara rağmen biz bu memlekette niçin eziliyoruz, soyuluyoruz, hakarete uğruyoruz? Niçin temel insanlık haklarımız ihlâl ediliyor? Niçin din, inanç, vicdan, düşünce, inandığı gibi yaşamak hürriyetlerimiz kısıtlıdır? Niçin bazılarımız zaman zaman inançlarından, düşüncelerinden, görüşlerinden, tenkitlerinden dolayı rahatsız ediliyor, cezalandırılıyor. Evet niçin, niçin,…
Pazartesi Elifi görse mertek sanan cahil, camiye birkaç güzel ayet ve hadîs levhası asılınca homurdanmaya başlamış. “Burası cami mi, yoksa antikacı dükkanı mıdır?.. Camiyi tekkeye benzettiler…” Ve daha bir sürü hezeyan. Caminin mihrap duvarına Tahtakale işi ucuz, iğrenç ve berbat bir saat asılınca, elifi görünce mertek sanan herif sevinç içinde uçar, “Ne gözel oldu ne gözel!..” Abbasî halifesi Harunurreşid Frank İmparatoru Şarlman’a bir çalar saat hediye göndermiş. İmparatorun etrafındaki…
Salı Müslümanlar çok konuşuyor, çok yazıyor, çok edebiyat yapıyor ama çare ve çözüm üretip de bunları hayata geçiremiyor. Zamanımızın en büyük siyasî, sosyal, kültürel gücü medyadır. Müslümanlar bunu biliyorlar ve gazetecilik, televizyonculuk sahasında bir şeyler yapmak istiyorlar.İstiyorlar ama yapamıyorlar. Yirmi beş otuz yıldan beri güçlü İslâm gazeteleri ve televizyonları kurulmak istendi. Bu maksatla yekûn olarak akıllara durgunluk verecek miktarda paralar toplandı. Netice ne oldu? 1.Müslümanlar medyada birinci ligte oynayamadılar,…
Çarşamba İstatistiklere göre ülkemizde yirmi beş bin Yahudi-Musevî vatandaş bulunuyor. Bunları biliyoruz ve kendileri ile barış içinde yaşıyoruz. Ancak Türkiye Yahudileri sadece bunlardan ibaret değil. Yahudi cemaati ileri gelenlerinden Harry Ojalvo’nun Aksiyon dergisinde çıkan röportajda açıkça belirttiği gibi, sayıları bir buçuk milyonu bulan Dönmeler-Sabataycılar var. Onlar zahiren Türk-Müslüman gibi görünüyorlar ama bu kimlikleri yüzeyseldir. Asıl gerçek kimlikleri Yahudiliktir. Sabataycılar bütün köşebaşlarını, önemli ve stratejik noktaları, hayatî ve temel müesseseleri…
Perşembe Beş sene kadar önce Galatasaray Lisesi’nde bir açık oturuma konuşmacı olarak davet edilmiştim. “İmâlât hatâsı” bir gerici olarak tepki görür müyüm acaba diye düşünüyordum. Çok iyi karşılandım, o zamanki müdür ErdoğanTeziç beyefendi centilmence hareket etti. Yaptığım konuşmada “Resmî ideolojinin özelleştirilmesini; devletin bir ideolojiyi bütün vatandaşlara empoze etmemesini, arzu edenlerin tutmasını, arzu etmeyenlerin de uzak kalabilmesini” söylediğim zaman üstad Prof. Toktamış Ateş beyefendi, bu teklifimi biraz garipsemişti. Türkiye’de demokrasinin,…
Cuma İslâm’da cami adı verilen bir mekân ve kurum var. Caminin binası hakkında dinimizin ana kaynaklarında teferruata (ayrıntılara) ait bilgi yoktur. Müslümanlar bir arsa üzerine cami yaparlar; bu bina mimarlık ve sanat bakımından ya değerli ve güzel olur, yahut orta halli bir yapı meydana gelir, yahut da çirkin, sanatsız bir bina yapılır. Zamanımızda olduğu gibi. Tesettür kıyafeti konusu da cami binası yapmak gibidir. Üç şık vardır: a) Güzel, kaliteli,…
Cumartesi Dinlerarası diyalog diye bir moda çıkarttılar, propaganda yapıyorlar, toplantılar tertipliyorlar. Çeşitli Hıristiyan kiliselerine mensup papazlar, hahamlar, birkaç Müslüman hoca bir araya geliyor ve sözde diyalog oluyor. Dinlerarası diyalog bir kere mümkün bir şey midir, bunu düşünen yok. 1. Museviler Hazret-i İsa’yı kabul etmiyor; Hz. Muhammed’i de kabul etmiyor. 2. Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed’i hak Peygamber olarak kabul etmiyor. Onu, dinini, Kitabını inkâr ediyor. 3. Müslümanlar Beni İsrail Peygamberlerini, Hz.…
Pazar Bütün vatansever, akıllı, şuurlu Türkiyelilerin, hele bilhassa samimi Müslümanların “Güzel Türkçe Konuşma ve Yazma” dersleri almaları gerektiğini düşünüyorum. Anadilimiz bizim en büyük güç kaynağımızdır. Edebî zengin Türkçe bizim için sadece bir kültür meselesi değil, aynı zamanda bir din ve mukaddesat meselesi ve konusudur. Düşmanlarımız bizi yıkmak, çökertmek, zayıflatmak, şuursuz hale getirmek, benliğimizden kopartıp yabancılaştırmak için edebî-yazılı lisanımızı tahrip ettiler; o güzelim zengin ve engin Türkçeyi bir kabile dili,…
Cumartesi Büyük boy ciltli 265 sayfalık İngilizce kitabın ismi “Cha-No-Yu, Japon Çay Seremonisi” (Cha-No-Yu The Japanese Tea Ceremony, bu by A. L. Sadler, M. A., Charles E. Tuttle Company, Rutland, Vermont and Tokyo). Kitabın içinde Japonların geleneksel çay seremonisi ile ilgili hayli resim var, sonunda da iyi kağıda basılmış, halen müzelerde ve özel koleksiyonlarda yer alan eski, antika Japon çay kâselerinin fotoğrafları yer alıyor. Eserde, bir de katlanan çok…
Çarşamba Ortadoğu’nun, Kuzey Afrika’nın bazı ülkelerinde, temel insan haklarını ihlâl eden anti-demokratik rejimler camiye, namaza, cemaate karşı baskı tedbirleri almıştır. Öyle Müslüman ülkeler vardır ki, bir memurun, bir üniversite öğrencisinin camiye gitmesi, namaz kılması onun için iyi olmaz. Orada, açıkta namaz kılmak bir cesaret meselesidir ve bunu yapan, yüklü faturasını öder… Peki oralarda ezan okunmuyor mu, camiler açık değil mi, cemaatle namaz kılınmıyor mu? Elbette bu sayılanlar var; var…
Salı Yemek yerken: Bedevî: Karnı fazla aç olmasa da yemeği görünce gözleri açılır, ağzı sulanır, kendini kaybeder ve sofrada deli gibi, çılgın gibi, kontrolsuz bir şekilde atıştırmaya, tıkınmaya, çırpınmaya başlar. Lokmalarını çiğnemeden yutar, zaman zaman boğulurcasına sesler çıkartır. Doyduktan sonra da yer. Yer, yer, yer… Medenî: Son derece aç ve istahlı da olsa, dışarıya renk vermez. Sanki hiç aç değilmiş gibi yavaş yavaş, sakin sakin, ağır ağır yer; lokmalarını…