İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Şu ayda yayınlananlar: “Gün: 12 Şubat 2019

İnsanları Kurtarmak Vazifesi

SalıSofu takımından beş arkadaş deniz kenarında piknik yapıyorlar. Yere serilmiş sofra hayli zengin: Maydanozlu kuru köfte, zeytinyağlı patlıcan dolması, peynirler, salatalar, meyveler, çerezler, birkaç çeşit içecek. Neş’e içinde yiyorlar, içiyorlar, birbirleriyle latife ediyorlar. Bulundukları yerden yüz metre kadar ileride denizde bir sandalla dört kişi gezip eğleniyor; birden yanlış bir manevra neticesi sandal alabora oluyor, içindekiler denize dökülüyor. Yüzme bilmiyorlarmış, durumları kötü, bulundukları yerde deniz derin; feryat ediyorlar “Boğuluyoruz, can kurtaran…

Şifâhî Toplum Batağı

Çarşamba Bir ülkenin, bir milletin, bir devletin üstünlüğü, medeniyet derecesi, hattâ medenî veya bedevî oluşu; yazılı-edebî lisanıyla, o lisanla ortaya konulmuş olan ciddî, ilmî, hikemî kitaplarla ölçülür. Lisan, fikir, yazı, kitap; sanayiden, asfalt yollardan, uçak ve otomobillerden, süslü ve konforlu meskenlerden önce gelir. Türkiye çeşitli sebeplerden dolayı yazılı bir toplum değil, şifahî (sözlü) bir toplumdur. Bu yüzden batmıştır, batmaktadır, her geçen gün daha kötüye gitmektedir. “Anayasa ve bazı kanunlar değişirse……

Kimler Hizmet Edebilir?

Cumartesi Yüksek seviyede devlete ve ülkeye hizmet edecek, halkın vekaletini üzerine alacak, Türkiye’nin temsilcisi olacak kimselerde ne gibi sıfatlar ve şartlar bulunmalıdır? Müsaadenizle bunları madde madde yazmak istiyorum. Birinci şart: Vatansever olmalıdır. Devleti, milleti, ülkeyi korumak, yüceltmek niyet ve iradesine sahip bulunmalıdır. Kendi şahsî menfaatlerini hiçbir zaman Türkiye’nin (Türkiye derken devleti, halkı ve ülkeyi kasdediyorum) menfaatlerinin üzerinde tutmayacaktır. Ayda üç beş bin dolarlık bir menfaati ön plana çıkartan, o menfaatten…

Karagürûh (I)

Pazar   Bir Azerî gazetesini okurken “karagürûh” tâbirini gördüm, alakamı çekti. Gürûh Farsçadır; cemaat, bölük, takım, zümre, grup, topluluk mânâsına gelir. Yazılarımda Arapça “Gürûh-i lâ yüflihûn” tâbirini zaman zaman kullanırım, iflâh olmaz topluluk demektir. Karagürûh kara, necis, pis, uğursuz bir zümreye verilecek ne güzel ünvandır. Maalesef zamanımızda İslâm ve Türk dünyasında nice karagürûhlar türemiştir. Allah ülkelerimizi, milletlerimizi, devletlerimizi bu şerirlerin şerlerinden muhafaza buyursun. Osmanlı devlet-i ebed-müdetini karagürûhlar yıkmıştır. Onların dini…

Karagürûh (II)

Pazartesi   5. Karagürûhun en fazla sinirlendiği soru “Bunca serveti, malı, parayı, lüks meskenleri, lüks otomobilleri nereden buldun, nasıl elde ettin?” sualidir. Cevap vermezler. “Bu gibi sorular sermayeyi kaçırır” derler. Helâl ve meşru servetlerin hesabının kolayca verilebileceği gerçeğini gözardı ederler. Çünkü onların servetleri de kendileri gibi karadır, gayr-i meşrudur, haramdır. 6. Karagürûh, kara keçiler gibi orman ve yeşillik düşmanıdır. Büyük şehirlerin civarındaki ormanlık, çalılık, yeşillik araziyi tahrip ederler, yangın çıkartıp…

Gerçek Müslüman, Sahte Müslüman

  Dindar Müslümanlar iki sınıfa ayrılır. Birincisi, gerçekten dindar olanlar. İkincisi ise dindar görünenler, hattâ tâbirim ağır olacak, sahte dindarlar. Gerçekten dindar olan Müslümanların, yaş itibariyle küçüğüm osun, büyüğüm olsun ellerinden öper, hayır dualarını beklerim. Diğerlerine, din kardeşi olmak hasebiyle haddim olmayarak bazı uyarılarda bulunmak istiyorum, hoşgörmelerini, affetmelerini peşinen istirham ediyorum. 1. Dindarlık sadece kuru lafla, iman ettim demekle olmaz. Lisanımızın en büyük lügatı olan Hüseyin Kazım Kadri beyin “Büyük…

Acı Gerçekler

Çarşamba   (1) İtalya’nın yüzölçümü 301 bin kilometrekare; nüfusu 58 milyon. Yıllık geliri 1 trilyon 18 milyar dolar (1998 rakamı). Fert başına düşen gelir 21 bin dolar. Yüzölçümü ve nüfusu bizden az olan bu ülke bu kadar gelirli ve zengin de, biz niçin bu kadar fakir ve geriyiz? (2) Güney Kore’nin yüzölçümü 98.5 bin kilometrekare; nüfusu 47.5 milyon. Millî geliri 585 milyar dolar. Fert başına düşen gelir yılda 12600 dolar.…

Krizin Teolojik ve Metafizik Boyutları

Salı   Türkiye’nin Ortadoğu’nun, İslâm âleminin, insanlığın ve dünyanın bugünkü halini anlamak, istikbali hakkında tahminler yürütebilmek için pozitivisit, materyalist, rasyonalist zihniyet ve bakış açısı asla yeterli değildir. Teolojik ve metafizik boyutlar vardır; onları da hesaba katmak gerekir. Bazıları: – Enflasyon düşsün, borçların ödenmesi çaresi bulunsun, sanayi güçlensin, kuvvetli bir paraya sahip olunsun işler düzelir diyor? Diğer bir grup ise: – Partiler ve seçim kanunu düzgün ve demokratik hale getirilsin, seçimler…

Böyleleri Olmaz Olsun!

Cuma Ben, ben, ben diyor, başka bir şey demiyor. Ayda üç-beş bin dolarlık bir gelir için her haltı yiyor. Önce ben, sonra ben, en sonra yine ben… Maddî menfaatinden, şahsî prestijinden başka bir şey düşünmüyor… Böyle bir adamdan bu ülkeye, bu millete, bu devlete ne fayda gelir? Vatansever, idealist, ahlâklı, faziletli, mürüvvetli (bu kelime ve kavramın mânasını bilen kaldı mı?), hamiyetli milletvekillerini, politikacıları tenzih ederim; onlar hürmet edilecek kimselerdir, ellerinden…

Sodom Gomore, Bizans, Roma gibi

Perşembe   Günde yarım milyondan fazla satan büyük gazetemizden birinin spor haberleri veren sayfalarını saydım, tam dokuz sayfaydı. Futbola o kadar düşkün hale gelmişiz ki, günlük futbol gazeteleri çıkıyor. Peki spora, at yarışına, futbola bu kadar yer ve önem veren büyük basınımız memleket meseleleriyle ilgili ciddî araştırmalara, yorumlara ne kadar yer veriyor? Nâdiren yayınlanan birkaç istisnaî yazı, inceleme, makale, rapor dışında bu konuda ciddî yayınımız çok azdır. Lütfen dikkat buyurunuz…

Bunlar

Pazartesi   1. Yüz milyonlarca dolarlık servetlere sahip bir takım İslâmcılar; kendilerinin, karılarının, kızlarının kıyafetleri için yurt dışına gidip, astronomik ücretler ödeyerek elbise, palto, gömlek, manto, tayyör, eşarp satın almasını bilirler ama Türkiye’de, ehil ve uzman kişilerin idaresinde bir “Tesettür ve Millî Giyim Kuşam Enstitüsü” veya vakfı kurarak; daha sanatlı, daha kaliteli, daha estetik, daha millî bir erkek ve kadın kıyafeti ortaya koymak için gayret göstermezler, teşebbüse geçmezler. Onların gündeminde…

Estetik Arayışları

Pazar   Müslüman kesim estetik arayışları içindedir. Son on yıldan beri bu konuda cılız da olsa, bocalansa da birtakım teşebbüsler görüyorum. Meselâ başları örtülü zengin hanımlar gerek elbise ve manto, gerekse başörtüsü konusunda daha zarif, daha şık, daha vasıflı olmak niyet ve isteğiyle hayli para harcıyorlar. Hattâ bundan beş altı yıl önce, sık sık Avrupa başkentlerine gidip de pahalı giyim kuşam eşyası alan varlıklı başörtülü kadınlar bulunduğunu duymuştum. Peki, islâmî…

Enver Hoca Laikliği

Cumartesi   Hürriyet muharrirlerinden Özdemir İnce “Pazar Yazıları” adıyla bir kitap çıkartmış. Adı geçen zat laiklik konusunda şöyle diyor: “Laiklik, sadece devletin Kilise’nin (dinin) egemenliğinden kurtulması sürecini içermez; ekonomik, toplumsal ve kültürel örgütlerin, bilim ve felsefenin, sanat ve edebiyatın, halkın gündelik yaşamının da dinin denetiminden kurtulması anlamına gelir. Siyasal partiler, bu gerçekleri kabul ederek iktidara talip olurlar.Yani demokrasi siyasal partilere, toplumsal düzene egemen olma hakkını değil, iktidar olma hakkını verir.”…

Gamsızlar

Salı   Son devrin büyük fikir ve mâneviyat şahsiyetlerinden Samiha Ayverdi (1905-1993) hanımefendi, “Millî Kültür Mes’eleleri ve Maarif Dâvamız” adlı kitabında (Kubbealtı Neşriyatı, Tel: 0212-516 23 56) şöyle diyor: “Bilmem ki, uyur gezer hastalardan gayri, uçurumun kenarında olup da, bu kadar gamsız ve rahat yaşayan bir başka millet var mı?” Ayverdi’nin birinci derecede muhatapları Müslümanlardır. Dinsizler zaten içi ateş dolu bir uçurumun kenarındadır. Müslümanlık, bu uçurumu görmek, kenarından uzaklaşmak, içine…

Ateşten Gömlek

Çarşamba   AKP seçimleri kazandıktan sonra, kendisi milletvekili bile olmadığı halde Batı dünyası Recep Tayyib beyi büyük bir sevgi ve ilgi ile kucaklamıştı. Yunanistan’a yaptığı seyahatte ayağının altına kırmızı halılar serilmiş; Fransa Cumhurbaşkanı, protokol kurallarını çiğneyerek onu sarayının merdivenlerinde karşılamış; dünyanın süper gücünün başkanı onunla kapalı kapılar ardında uzun görüşmeler yapmış, bilahare samimî pozlarda resimler çektirmişti. Önünde bütün kapılar açılıyor, şerefine büyük karşılama törenleri yapılıyordu. Bütün bunlar elbette ki, Tayyip…