ÇarşambaBu ülkede büyük fikir adamları yok mu ki,
Türkiye’nin halini anlatan kitaplar yazılmıyor?
Türkiye’yi anlatmak ne demek?
Cumhuriyet tarihinin en büyük ve vahim krizini yaşıyoruz.
Bu kriz bir sebep değil, neticedir. Niçin böyle oldu? Bugünlere nasıl geldik?
Ne gibi büyük yanlışlar yapıldı da, Türkiye Ortadoğu’nun Japonya’sı olacağına feci şekilde geriledi?
Türkiye hastadır. Niçin hastadır? Bu konuda tahliller yapılmalı, teşhisler konulmalı, bunlar tartışılmalıdır. Türkiye kurtulabilir mi? Kurtuluşun çareleri ve çözümleri nelerdir? Ortada dört başı mamur bir reçete teklifi yok. Neden?
Medyada küçük küçük yazılar. Eskiden bunlara
fıkra
denilirdi, şimdi
köşeyazısı
deniliyor.
Bu kısa yazılarla Türkiye anlatılamaz, dertlerine çare ve çözüm bulunamaz.
En az birkaç yüz sayfalık kaliteli, tutarlı, seviyeli kitaplar yazılmalıdır
ülkemizin hastalıkları, bunların tedavisi için teklif edilecek çare ve çözümler hakkında.
Türkiye’de beyin kalmadı mı ki, bu konuda ürün verilemiyor, yayın yapılmıyor?
Gerçek aydınlarımızın, büyük fikir adamlarımızın bir
soruşturma seferberliğine
girişmeleri gerekmez mi? Yakın tarihimiz didik didik edilmeli; yapılan büyük yanlışlar, hatalı tercihler ortaya konulmalıdır.
Günümüz dünyasında
sonu …izm ile biten ideolojiler
kalmamıştır. Hiçbir medenî, ileri, kalkınmış, hukuklu devletin
resmî ideolojisi yoktur.
Salazarizm, Frankizm, Nasyonal sosyalizm, Faşizm, Marksizm ve başka ideolojiler devirlerini tamamlamıştır.
Resmî ideolojisi olan kaç ülke kaldı? Kuzey Kore, Küba, birkaç küçük ve marjinal ülke. Kızıl Çin’in resmî ideolojisi Marksizm ama Çinliler her gün Marksizmden biraz daha uzaklaşıyor.
Resmî ideoloji Türkiye’ye refah, mutluluk, huzur, güven, hürriyet, bayındırlık, saygınlık getirmiş midir?
Aydınlarımız, fikir adamlarımız bu konuyu niçin cesaretle tartışmıyor?
Müsademe-i efkârdan bârika-i hakikat doğarmış
(Fikirlerin çatışmasından hakikat şimşekleri doğarmış).
Evet aydınlarımız, düşünürlerimiz niçin fikir üretmiyor, soruşturmuyor?
Gazeteler, dergiler, televizyonlar sebepler üzerinde hiç durmuyor, neticelerle uğraşıyor.
Türkiye bu hale nasıl geldi? Hangi ideolojiler, hangi kadrolar ülkeyi, halkı, devleti bu hale getirdi?
Sovyet boyunduruğundan kurtulan Macaristan kısa zamanda kendini toparladı da Türkiye niçin toparlayamadı?
Bu ülkeye elli yıldan beri yardım ve destek yağıyor. Dışarıdaki işçilerimiz kırk yıldan beri para gönderiyor. Niçin bu yardımlar, krediler, destekler bir işe yaramadı?
Türkiye’deki siyasî düzen,
derin devlet İslâm diniyle ve dindar çoğunlukla kavgalı.
Bunun ülkeye, millete, devlete faydası mı oluyor, zararı mı?
Başörtüsüne, İslâm’ın tesettür farzına karşı açılmış olan savaşın bir yararı var mı? Farzedelim ki, başörtüsü karşıtları savaşı kazandılar ve ülkede başı örtülü bir tek kadın ve kız kalmadı; Türkiye bu yüzden ilerleyecek ve kurtulacak mı?
Artık 2000’li yıllarda yaşıyoruz. Dünyada yepyeni bir sömürgecilik sistemi var. Görünmez bir sömürgecilik. Ülkenin bayrağı, Meclisi, hükümeti, ordusu, kendi temel müesseseleri var ama sömürülüp duruyor. Aydınlarımız, fikir adamlarımız bu konu hakkında niçin ciddî kitaplar yazmıyor?
Türkiye bugünkü hale kasıtlı olarak mı getirildi, yoksa bütün bu kötülükler bilmeden, gafletle mi yapıldı?
Karşımıza Türk ve Müslüman ismi ve kimliği ile çıkan bazı önemli kişilerin Ermeni, Yahudi olduğu söyleniyor, bu iddialar doğru mudur? Bu adamlar kimlerdir? Ben ırkçı değilim, azınlıkların haklarını tanıyorum. Lâkin bir Ermeni’nin veya Yahudi’nin Türk ve Müslüman kimliğiyle iş görmesine karşıyım.
Etyen Mahcupyan Ermeni bir fikir adamımızdır. Kendisini takdir ediyoruz; isabetli fikirleri, tenkitleri, görüşleri, teklifleri var, onları ilgiyle okuyoruz, yararlanıyoruz.
Müteveffa
Avram Galanti Musevî idi, onu da dışlamıyoruz.
Kıymetli tarih ve araştırma kitapları yazmıştır.
Yahudi ismini saklayıp, buram buram Oğuz Türkü kokan
Tekin Alp
ismiyle ortaya çıkan,
yıkıcı bir Türkçülük ve milliyetçilik akımı
başlatan, kitaplarına
“Kahrolsun Şeriat”
diye İslâm dinine saldıran başlıklar atan
Moiz Kohen
‘i tenkit eder ve lanetlersek
antisemit
mi oluruz?
Aydınlarımız, fikir adamlarımız niçin bu gibi konuları işlemiyor, soruşturmuyor? Demagoji demagoji demagoji, safsata safsata safsata, incir çekirdeğini doldurmayacak kadar küçük konular üzerinde yığınla yazı, bir sürü mitolojik ve ideolojik lâf salatası… Bu ülke üzerinde biraz da ciddî, ilmî, seviyeli araştırmalar yapılsa ya.
İki zümre var ki, Mustafa Kemal Paşa’yı bir türlü rahat bırakmaz.
Birileri sahte ve yiyici Kemalistlerdir.
Onu kalkan olarak kullanıp, adını istismar edip malı götürürler, saltanatlarını sürdürürler. Diğerleri de
Atatürk düşmanlığını ve karşıtlığını paraya, menfaate dönüştüren zümredir.
Ölümünden bu yana altmış üç yıl geçti ve Atatürk hâlâ bir mechuldür.
Hakkında
on binden fazla kitap yazılmış ve basılmış
, fakat o yine bir bilinmeyen olarak kalmış. Duygusallıktan uzak, sübjektif görüşler ihtiva etmeyen tarih kitapları niçin yazılmıyor modern Türkiye’nin kurucusu hakkında?
Millî mücadele, Atatürk, Osmanlı devletinin yıkılışı, devrimler
hakkında ülkeye sokulması yasaklanmış binlerce kitap, risale, makale var. Bu yasak kaldırılsa ve tarih araştırıcıları yeni belgelerin ve bilgilerin ışığında yakın tarihimizi sağlam bir şekilde kaleme alsalar ne iyi olur?
Pascal
“Bir taş beni öldürebilir. Taş şuursuzdur, ben ise taşın beni öldürdüğünü bilirim ve bu yüzden taştan üstünüm”
demiş. Türkiye aydınları ve fikir adamları niçin şuurlu değiller? Ülke batıyor, sebebinden haberimiz yok.
İkinci Meşrutiyet devrinde
Prens Sabahaddin
“Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?”
adlı bir kitap yazıp yayınlamıştı. Zamanımızda niçin böyle kitaplar yok? 12 Nisan 2001 Perşembe
Yorumlar kapatıldı.